9 Oca 2010

Ve Togo Yokum Diyor!

Dün Togo Milli Takımı'nın Angola'nın kuzeyindeki Cabinda bölgesinde silahlı saldırıya uğradığını Bu Ne Arkadaş? başlığı ile geçmiştim. Biraz önce ise yeni bir haber geldi BBC'den. Afrika Uluslar Kupası organizasyon yetkilileri Togo'nun turnuvadan çekilmek istediğini fakat turnuvanın planlanan günde başlayacağını duyurdular. Togo takımı ülkeyi terketmek üzere havaalanının yolunu tutmuşlar. Adebayor'un son açıklamaları ise şöyle: "Hemen hemen tüm oyuncular ayrılmak istiyorlar, sanmıyorum ki bu olaydan sonra daha fazla kalmak istesinler burada. Çünkü herkes ölümle burun buruna geldiklerini gördü. Çoğu arkadaşım ailelerine geri dönmek istiyorlar şu an. Bu olanları gördükten sonra kimsenin uyuyabileceğini sanmıyorum."

Togo'nun aldığı karar son derece yerinde ve dün yazımda belirttiğim gibi tekrar söylüyorum, hangi akla hizmet bu turnuvayı Angola'da düzenleme kararını aldılar, alanlara müsaade ettiler?

8 Oca 2010

Mads Hansen?

Tarih 13 Kasım 2009, yer Norveç'in ücra bir köşesi. Norveç 2. Ligi maçında, Mjondalen evinde Honefoss'u ağırlıyor. Mjondalen kaptanı Mads Hansen, kendi sahasının sol tarafından aldığı topu bırakmaya niyetli değil. Devamını izleyelim...

Bu Ne Arkadaş?

Togo Milli Takımı'nı taşıyan otobüs Angola'da saldırıya uğramış gelen haberlere göre. Otobüs şoforü hayatını kaybederken, Togo ve Nantes takımının santrforu Thomas Dossevi " Ben iyiyim ama bir çok takım arkadaşım kötü durumdalar. Hala hastanedeyiz. Makineli tüfeklerle açılan ateşten dolayı otobüste koltukların altında 20 dakika köpek misali saklanmak zorunda kaldık." Ayrıca takımda bulunan futbolcular, herhangi bir maça çıkacak moral bile kalmadı diyorlar haliyle. Bu arada Manchester City'nin Adebayor'undan haber almaya çalışıyormuş kulüp. Aynı hastane yerine farklı hastanelere kaldırıldıkları için futbolcular, şu an için net bir haber alınamıyormuş kendilerinden.

Angola'da ne zamandır bu çatışmalar, kaos hali sürerken Afrika Uluslar Kupası'nın bu ülkede düzenlenme kararının alınmasındaki sebep nedir acaba? Daha turnuva başlamadan bu tip kötü haberler geliyorsa, turnuva boyunca neler duyacağız kim bilir...

Karlar Düşer...

İngiltere'de kar yağışı devam ediyor. O devam ettikçe maçlar da erteleniyor. Yalnızca Premier ve Championship Liglerini listeye aldığımızda, ertelenen maçlar şu şekilde.

PREMIER

Burnley v Stoke

Fulham v Portsmouth

Liverpool v Tottenham

Sunderland v Bolton

CHAMPIONSHIP

Preston v Doncaster

Reading v Newcastle

Middlesbrough v Swansea

QPR v Plymouth

Sheffield Wednesday v Peterborough

Watford v Sheff Utd

Vieira ve Mancini

Yalnızca fotoğraf, oynadıkça yazı düşeriz buraya.

Arshavin; Bir Anfield Road Macerası

Geçen sezon Anfield'da 4 gol atan Arshavin, bu sezon da Arsenal'ın Liverpool deplasmanından galibiyetle dönmesini sağlayan adam olmuştu.
Bunun bir tasvirini yapan Arsenal taraftarları, Arshavin'i Marty McFly olarak şu videoda sunuyorlar. İzlemeyen olduysa şiddetle öneririm, müthiş olmuş.

Atletico Madrid Gelişmeleri

Yeni yıl öncesi Florent Sinama Pongolle'u Sporting Lisbon'a satan Atletico Madrid'de, şu sıralar Maxi Rodriguez'in Liverpool'a gitmesi büyük ölçüde gerçekleşecek gibi gözüküyor. Bu yazının temel nedeni Galatasaray'ın rakibinde ne gibi gelişmelerin olduğundan mütevellit, Atletico Madrid'in bugün takıma takviye ihtiyacı duyup kiraladığı bir isimden söz etmek gerekiyor.

Juventus'ta geçen sezon hemen hemen tüm maçlarda forma şansı bulan Tiago, bu sezon kadroda Mohammed Sissoko dışında bir de Felipe Melo'nun bulunmasından dolayı Ferrara'nın ancak 9 maçlık tercih listesine girebilmeyi başardı. Juventus, Tiago'yu kadrosuna dahil etmek isteyen Atletico Madrid'e yeşil ışık yakınca, iş bir çırpıda çözülmüş oldu. Tiago sezon sonuna kadar Madrid'de olacak ve Atletico Madrid eğer isterse kiralık süreç bittikten sonra Tiago ile sözleşme imzalama opsiyonuna sahip.

Bunun dışında bir başka önemli olan durum ise yazının başında da belirttiğim gibi, Maxi Rodriguez'in Liverpool'a gidip gitmeyeceği. Hem kendisi, hem menajeri hem de Liverpool tarafı görüşmelerin devam ettiğini belirtiyorlar. Bugün yarın bu transfer bitebilir. Atletico Madrid'de sezonun bundan sonra kalan kısmı daha mı iyi geçecek, yoksa hali hazırda olan kötü gidişat mı devam edecek izleyip göreceğiz. Şekillenen kadroları bana göre şu şekilde olacaktır...
Kalede Asenjo, sol bekte Antonio Lopez, sağ bek Perea, stoperler Ujfalusi ve Juanito, orta sahada geriye dönük ikili Raul Garcia ve Tiago(Assunçao), sol açık Simao, sağ açık Reyes (Maxi'nin gidişiyle), ileri ikili Forlan ve Agüero. Hiç de fena bir kadro değil, değil mi? Evet ama bu takımın bujileri meme yapmış, Copa Del Rey'de iki gün önce Recreativo Huelva'ya 3-0 mağlup oldular. Ki Huelva Segunda'da iyi bir sezon geçiriyor diyemeyiz. Aynı olumsuzlukların Galatasaray maçlarında da devam etmesi dileğiyle...

Maziden

Arsenal'ın evinde Sunderland'e 2-3 yenildiği lig kupası maçından kalan bir anı. Ayrıca Sunderland'in 6 Kasım 2002'de aldığı bu deplasman galibiyetinden sonra Arsenal'a karşı deplasmanda henüz galibiyeti bulunmamaktadır.

Efes Pilsen 85 - 93 Olympiakos

Maçı Abdi İpekçi'de izleyenlerden biri de bendim. Alttaki fotoğraf biraz kalitesiz, malum cep telefonundan zoom sonrası oluşan durum... Neyse maça dönecek olursak, bu kadar paraların harcanarak oluşturulduğu bir Efes Pilsen, salonun boş kalacağını düşünen insanlara rağmen hınca hınç dolu bir salon, inanarak başlayan bir takım fakat sonuç üzücü. Kaya Peker günün iyi performans sergileyen isimlerinden biriydi hakkını vermek lazım fakat zaman zaman kritik yerlerde yaptığı top kayıpları ve bir ara sakatlanarak yere serilmesi hepimizi korkuttu. Son çeyrek iki uzunla devam eden Efes'in, Kaya'nın üst üste aldığı faullerle oyundan atılması sonucu tek uzunla devam etmesine neden oldu. Bu sırada hiç değilse Kerem ben burdayım mesajı vererek üst üste asistleri ile maçı uzatmaya götüren isimlerden biriydi. Ayrıca Santiago son iki çeyrekte önemli katkılar yapsa da Efes'e yetmedi.

Olympiakos'ta Teodosic ve Childress takımlarını sırtlayan isimlerdi. Maç ne zaman Efes lehine dönse bu iki isim hemen sahneye çıkarak ya eşitliği sağladılar ya da Olympiakos'u öne geçiren isimler oldular. Kleiza'nın maçtaki hal ve hareketliyle ilgili söyleyeceğim şey ise hırslı olduğu fakat bu hırsını yerli yersiz abarttığından ibaret.

Son çeyrek 76-76 devam eden maçın son saniyelerinde her iki takım da ellerine geçen fırsatları iyi kullanamadılar. Aslında fırsat daha çok Efes'ten yanaydı lakin amatörce kullanılan bir top oldu ya da ben öyle analiz etmiş oldum. Tüm salon olarak sonuna kadar desteklediğimiz Efes'in, uzatmalara gittiği taktirde maçı kaybedeceğini düşünmüştüm ve ne yazık ki bu tahminimde yanılmadım. Çünkü geriden gelerek maça ortak olan ve hatta tekrar öne geçen Efes'te hem yorgunluk belirtileri öne çıkıyordu hem de Olympiakos için uzatmaların bir avantaj olacağıydı. Hırs ve güzel basketbol ile son saniyelere giren Efes'in seyirci desteği, uzatmalarda seyirci baskısına dönüşecekti ve de öyle oldu sayılır. Ayrıca Atina'da oynanan ilk maçta hakemlerin kritik hatalarına şahit olmuştuk ve akabinde maçın seyri değişmişti. Bugün de hakemlerden kritik dakikalarda hatalarla karşılaştığımızı gördüm ben. Televizyondan izlemek daha sağlıklı gözlem yapma şansını sağlıyor aslında netten bulabilirsem maçın görüntülerini izlerim tekrar, gördüklerim hata mıydı değil miydi diye...

Sonuç olarak Efes Pilsen'in çok daha öncesinde bu gruptan çıkması gerekirken, işleri bu kritik maça bırakması ve ardından sahadan yenilgiyle ayrılması işleri hayli zora soktu. Bu sonuca en çok sevinen taraf kuşkusuz Rytas olmuştur. Dünkü Partizan mağlubiyeti sonrası Efes'in yenilmesini bekleyen Rytas, Efes-Olympiakos maçının sonucuyla beraber top-16 yolunu evinde oynayacağı Malaga maçından alması gereken galibiyete bağlamış oldu. Biraz kısa, biraz eksik, biraz da karman çorman bir yazı oldu, farkındayım. Yorgunluğuma verin arkadaşlar.

7 Oca 2010

Erken Veda

Atalanta teknik direktörlüğüne kısa bir süre önce soyunan Conte'nin görevi bıraktığı kulüp tarafından açıklandı bugün. Antonio Conte, futbolculuk döneminden sonra Arezzo ve akabinde Bari'de teknik direktörlük deneyimi yaşamıştı. Bari'de elde ettiği Serie A'ya yükselme başarısından sonra 21 Eylül'de Atalanta tarafından takımın başına getirildi. Fakat Atalanta'da işler Bari'de gittiği gibi pek olumlu gitmedi Conte yönetiminde. Atalanta'nın sezon başında başlayan düşüşü, Conte ile devam etti. Özellikle Livorno deplasmanından sonra, takımın kimliği bozuldu. Ligde 19. sıradalar ve daha önce de belirttiğim gibi, bu sezon Siena ile birlikte düşmeye aday takımların başında geliyorlar. Takımda devam eden düşük performans ile beraber kötü futbolun da etkisi böyle bir sonuç doğuruyor. Buna, sezon başından bu yana ikinci teknik direktörün de gönderilmesi eklenince, sorunların süreceği aşikar. Yeni bir teknik adam bulana kadar takımın sorumluluğu eski Atalantalı Valter Bonacina'da olacak.

Antonio Conte'nin Atalanta serüveninde çıktığı maçlara ve sonuçlarına göz atıp bitirelim.
  • Atalanta 0 - 0 Catania
  • Chievo 1 - 1 Atalanta
  • Atalanta 1 - 1 Milan
  • Udinese 1 - 3 Atalanta
  • Atalanta 3 - 1 Parma
  • Livorno 1 - 0 Atalanta
  • Cagliari 3 - 0 Atalanta
  • Atalanta 2 - 5 Juventus
  • Siena 0 - 2 Atalanta
  • Atalanta 1 - 2 Roma
  • Fiorentina 2 - 0 Atalanta
  • Atalanta 1 - 1 Inter
  • Atalanta 0 - 2 Napoli

Londra Karlar Altında

Emirates Stadium girişinden bir kare

Dün akşam oynanması gereken Arsenal - Bolton mücadelesi yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.

Pic Of The Day

Kurt Hasan!

6 Oca 2010

Serie A Çarşamba Mesaisi


İtalya Serie A ikinci yarıya tüm maçların Çarşamba oynandığı bir günle başlamış oldu. Genel olarak baktığımızda sürpriz sonuçlardan çok, maçlar devam ederken oluşan sürpriz skor değişimlerine tanık olduk. Fiorentina'nın Siena deplasmanından 5 gol ile dönmesi de ne kadar formda olduklarının bir göstergesi oldu. Kısa kısa oynanan maçları değerlendirelim.

Chievo 0 - 1 Inter
Bu maçın ne denli sıkıcı olabileceğini tahmin ettikleri için mi acaba erken saate koydular nedir? İzlemeyen olduysa pek bir şey kaçırmış değil. Maçın 12. dakikasında Balotelli'nin vurduğu top çizgi içerisinden çıkarılmasına rağmen geriden gelen Pandev'in kafası sonrası gol önce Pandev'e yazıldı. İlk maçında sevinmiş oldu Pandev fakat düzelttiler daha sonra. Olsun, hiç değilse hoşgeldin hediyesi gibi bir şey oldu Pandev için. Ayrıca değinmeden geçemeyeceğim diğer konu Chievo'nun sahası. Kış şartları, şu bu falan anlarız ama o sahada herkes sakatlanabilir. Geçen sezonki Sivasspor'un sahasından farkı yok hakikaten. Bir diğer hadise ise resimde de görüleceği gibi Chivu'nun sakatlanması oldu. Pelissier ile kafa topuna çıkan Chivu'nun kafatası çatlamış ve geri dönmesi biraz zaman alacakmış. Inter bu galibiyetle 2010'un ilk 3 puanını almış oldu ve liderliğini sürdürdü. Chievo ise dengesiz yapısını bozmuyor. Pelissier iyi oynarsa kazanıyorlar ancak yoksa yok.

Bari 2 - 0 Udinese
Bari'nin çıkışı ikinci yarıda da devam edecek gibi görünüyor. Udinese karşısında güzel futbolla 2-0 galip gelmeyi başardılar. Daha maçın hemen başında (6') golü bulan Bari, yeri geldiğinde direnmesini de beceriyor. Tüm maçlar aynı saatte devam ettiği için tamamını izleyemesem de ara ara takip etme şansı buldum bu maçı da. 42. dakikada Pepe'nin bir frikiği vardı ki direkte patlayan, gol olsaydı belki maçın seyri farklı olabilirdi. 68'de ise kendi yarı sahasından endirekt vuruşla Barreto'ya atılan topta Udinese defansı sadece izlemekle yetindi pozisyonu. Barreto da acımadı doğal olarak. Udinese bu yıl iyi gitmiyor, Quagliarella'yı kaybetmeleri yalnızca Di Natale'ye odaklı gol yollarına itiyor onları ister istemez. Di Natale bugün yoktu sahada, sonuç ortada. Bu sezon belli ki düşmemeye oynayacaklar, yukarı tırmanmaları bu kadar iyi performans gösteren takımlar varken hayli zor.

Atalanta 0 - 2 Napoli
Nerede lig başındaki deplasman fakiri Napoli, nerede şimdi her maçı ayrı güzel, her maçta iyi işler yapan Napoli. Takım artık iyice o Napolitan havasına bürünmüş durumda. Roberto Donadoni'nin beraberlikler takımı Napoli, artık Mazzarri'nin kazanan Napoli'sine döndü. Sezona geçen yıla nazaran daha yüksek hedeflerle giren Napoli'nin işleri tıkırında gidiyor. Bu maça da harikulade bir golle başladılar. Quagliarella 7. dakikada öyle bir gol attı ki izleyin, izlettirin. Videonun 0:31-1:25 dakikaları arasında izlenebilir.

Atalanta ise en son Siena'yı deplasmanda mağlup etmişti ve o maçtan bu yana 4 maçtır kazanamıyorlar. Ligin dibindeler iyice, takım iyi de oynamıyor. Bir şeyler yapılması şart artık onları düşerken izlemek istemem açıkçası.

Catania 1 - 0 Bologna
Catania lige verilen ara öncesi hoca değişikliğine giderek, Bologna'yı da çalıştıran henüz bu işinde daha yeni yeni basamakları çıkacak olan Mihajlovic'i takımın başına getirmişti. Bu hoca değişikliği takımda olumlu bir etki yaratarak ilk maçlarında Juventus'u Torino'da 1-2 mağlup etmeyi başardılar. Bugün ise Bologna'yı tek golle geçen Catania'da kıpırtılar devam ediyor fakat kümede kalıp kalmayacaklarını bundan sonraki performans düzeyleri belirleyecektir.

Cagliari 2 - 2 Roma
İlk yarısı karşılıklı ataklarla geçen maçta, Roma adına ilk yarı için söyleyebileceğim şey Baptista'nın ısrarla, usanmadan ayağındaki topları adadaki uçan kuşlara yollama hevesiydi. İkinci yarı ise Vucinic'in kendini yere bırakması sonucu verilen komik penaltı ile başladı. Totti'nin yokluğunda penaltı noktasına gelen Pizarro, bugün de golü bulmuş oldu. İkinci gol ise Taddei'nin kişisel becerisiyle Perrotta'yı buluşturduğu pozisyon ile geldi. Maç bitti bitiyor derken Cagliari 90. dakikada kullandığı kornerden doğan karambol sonrası ilk golü buldu. Romalılar gol sonrası hakeme koşturdular ama bela geliyorum dedi bir kere. 90+2'de Conti'nin kale önünde dokunduğu top ağlarla buluştu ve Roma maçı aldık derken, 2 dakikada bir puana razı oldu.

Parma 1 - 2 Juventus
Ligin ikinci yarısındaki ilk maçına hızlı başlayan takımlardan biri de Juventus oldu. Dakika 4'ü gösterirken Salihamidzic kafalardan seken topa bir de ben dokunayım diyerek golü Juventus hanesine yazdırdı. 25'de Parma adına golü bulan isim Amoruso olurken spiker Juve'yi pek sevmiyor olacak ki " Uno - Uno, Uno - Uno Uno...." diye kulaklarımın Çın - Çın etmesine neden oldu. O kafa bu kafa derken, Castellini bu kafa gollerine özendi sanırım çünkü öyle güzel attı ki kendi kalesine, o kabarık saçlarını yolmak istemiştir Parma taraftarları. Bu sonuçla Juventus, Inter'i takibine devam etmiş, bir hayli açık olan puan farkının daha fazla açılmasına engel olmuş oldu. Parma da beklentilerin üzerinde bir futbol sergiliyor bu sezon açıkçası. Ligdeki pozisyonları hiç fena değil 6. sıradalar. Kötü de oynamıyorlar, izleyenler, takip edenler bunu gözlemliyorlardır.

Siena 1 - 5 Fiorentina
Fiorentina bu sezon şampiyonlar ligi macerasında yaldır yaldır koştururken, lige de bomba gibi dönüş yaptı. Zayıf Siena önünde maçın hemen başında öne geçen Floransa temsilcisi, Siena'yı resmen alenen ezdi. Roma altyapısında yetişen ve sonrasında Siena'ya transfer olan Gianluca Curci'ye de bir çift lafım var; Frey'den az da olsa ders al evlat! İkinci yarının başlarıydı sanırım soldan yapılan ortaya Maccarone kafasıyla eşlik etti fakat Sebastian Frey hemen hemen 1 metreden gelen o sert topu da çıkartmayı bildi. Frey gün geçtikçe daha da iyi bir kaleci oluyor hakikaten. Siena seneye Serie B'de top koşturur gidişat o yönde. Zaten bu copy/paste takımını oldum olası sevmem, hiç de üzülmem.

Lazio - Livorno, Sampdoria - Palermo maçlarını da Milan - Genoa maçının analiziyle birlikte yaparız bir şekilde. Sırtımın ağrısını dindirmek gerek...

Papaz Pilav Yemedi Kardeş

Manchester City'ye gelen her kim olursa olsun bu etrafa para saçıp adı sanı dünyaca tanınmış, yaşı farketmez yeterki alalım girdabına kaptırıyor kendini sanırım. Roberto Mancini, Veron'u transfer etmek için açıyor telefonu 8 milyon €'luk teklif sunuyor fakat Veron kariyerini bu gibi geniş kadrolu ve sürekli sıcak gelişmelerin yaşandığı bir kulüpte sonlandırmak(?) istemediğindendir belki de bu teklifi reddediyor.

Ayrıca sormak lazım Mancini'ye, Inter'de güzel günler geçirmiş olabilirsin, Veron iki yıldır Güney Amerika'nın en iyi oyuncusu seçilmiş de olabilir hepsini anlarım da başka adam mı kalmadı kulübeye oturtacak? Ya da şöyle diyelim sezon sonuna kadar verim alalım sonrası zaten malum diye düşündürtecek? Veron akıllı bir iş yapmış, o teklifi kabul ettiği taktirde Estudiantes tarafı da taptığı oyuncusuna sırt çevirebilirdi böyle bir gelişmeden sonra.

5 Oca 2010

Copa Del Rey: Barcelona - Sevilla

Geçen yılın şampiyonu Barcelona, Copa Del Rey için Nou Camp'ta Sevilla yolculuğu öncesi avantajlı bir skor arayacak. Kadrolar şöyle;

Sevilla'da Afrika Kupası'na çağrılmayan Fildişi Sahilli Romaric sahada olacak. Kanoute ve Zokora ise milli takımdalar. Ayrıca Luis Fabiano'nun sakatlığından dolayı Kone ileri uçta yalnız kalabilir. Defansta ise Squillaci ve Federico Fazio yok. Kısacası epey eksik bir kadroyla Sevilla maça çıkacak. Barcelona'nın haftasonu La Liga'da puan kaybettiği Villarreal maçından sonra, bu kadar eksikle gelen Sevilla'ya da puan kaybetmesi sürpriz olur. Maç saat 23.00'te, pek birşey kalmadı.

Mendes Sporting'e, Veloso Fiorentina'ya, Rangers Hani Bana, Han...

Şöyle başlarsak iyi olacak gibi... Glasgow Rangers'ın şu sıralar ekonomik vaziyeti pek iyi seyretmiyormuş kulüpten gelen bilgilere göre. 2008-2009 sezonunda şampiyonlar ligi elemelerinde Litvanya'nın Kaunas takımına elenme başarısı gösterip aynı sezon ligi 2. sırada tamamlayan Rangers, bu sezon ise şampiyonlar liginde geçen seneyi aratmayan bir performans sergileyerek grubunu yalnızca 2 puan elde ederek sonuncu bitirdi ve tekrar lige döndü. Bu tip olumsuzluklar doğal olarak kulübe girdi olarak değil, "ah o gemide ben de olsaydım" yakarışlarıyla geri döndü. Tüm dünyada yaşanan kriz onları da vurmuş anlaşılan ki Pedro Mendes'i ellerinden çıkarmaya bakıyorlar. Takımda en çok kazanan oyunculardan biri olan Pedro Mendes'in bir de taliplisi var, Sporting Lisbon. 1.7 milyon € bonservis ücreti karşılığında bugün yarın Sporting'e geçebilir Mendes.

Sporting Lisbon'da ise farklı bir senaryo hakim. Mendes'i transfer etmek isteyen Portekizliler, Fiorentina'nın Miguel Veloso ilgisinden memnunlar. Olası bir Veloso transferinden elde edilen gelir ile Mendes'i transfer etme peşindeler. Ki Veloso eğer Fiorentina'ya gidecek olursa, Mendes'in maliyeti çam sakızı tadında kalır. Nitekim Veloso'nun değeri üç aşağı beş yukarı 10 milyon € civarı. Aslında Veloso'yu transfer etmek isteyen tek takım Fiorentina değil. Bir de Barcelona dedikoduları var fakat Barça orta sahasındaki geniş kadro sebebiyle Fiorentina bir adım öne çıkabilir.

Açıkçası Sporting, orada burada yazanın aksine elinde Veloso gibi genç ve yetenekli bir isim varken satmaktan cayıp (ki illa satacak diye birşey yok olasılık üzerine yazıyorum) Mendes takviyesini gerçekleştirirse daha akıllı bir iş yapmış olur. Hadi onu da bırakıp işin özüne bakarsak, Mendes üst düzey bir orta saha değil artık ayrıca yaşını da aldı gidiyor, Sporting'te de birkaç yıldır düşüş hakim hiç iyi oynamıyorlar, alan razı veren razı bir durum oluşabilir. Fakat Veloso bu sezon satılmamalı. Ha illa ki satacağım diyorsa Sporting aradan çekiliriz.

Trackables-1



Dünyaca ünlü biri değil, tanıyanının, dinleyicisinin fazla olduğunu da sanmıyorum. Ben de zaten "Lie to Me" introlarında duyduğum Brand New Day adlı şarkısıyla tanıma fırsatı yakaladım Ryan Star'ı.
Bu ise Breathe adlı parçası. Klip de parça da fena gelmedi bana. Biraz araştırdım bu Ryan arkadaşımızı, birkaç dizi müziğinin dışında oralarda buralarda çıkıyormuş ABD çevresinde. Parlama evresine gireceğini düşünüyorum yakın zamanda.

4 Oca 2010

Gidenlerden...

Aslında bu yazıyı yazmadan önce 2009'un getirdiklerini şöyle bir düşündüm de kişisel olarak pek bir getirisi olmadı. Özeli bıraktım genele yoğunlaştım, ülkeye, daha sonra çevresine ve daha da genelleştirerek dünyayı düşündüm, yok bu yıl hakikaten lanetli bir yıl sanırım. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir vasıftaki adamla da konuşsak o da bu yılı unutmak isteyecektir diye düşünüyorum.

Mali krizler, ilginç gripler, ani ölümler... Bunların hepsi aynı yılda gerçekleşti evet. Daha fazla iç karartmak istemiyorum fakat konumuz futbol ise 2009 senesinin futboldan götürdüklerini de hatırlamak ve hatırlatmak istedim. Futboldan kim nasıl uzaklaştı peki? Biri kanser, öteki intihar ve diğer iki futbolcu kalp yetmezliğinden...

Sir Bobby Robson - 31 Temmuz 2009
Daniel Jarque - 8 Ağustos 2009
Robert Enke - 10 Kasım 2009
Antonio De Nigris - 16 Kasım 2009

Yeni Yıl Hediyesi Goran Pandev

Şu hiç hazzetmediğim Lazio'ya öyle güzel bir ders verildi ki diğer sevmediğim kulüplere örnek teşkil eder umarım. Ya da etmesin ne bileyim.. Goran Pandev, Lazio'dan edebiyle ayrılmak isteyen fakat bu kıl takımdan aynı seviyede cevap alamayan, kadro dışı bırakılan ve dolayısıyla bu sezon Lazio'da izleyemediğimiz yetenekli bir isimdi. Şimdi ne oldu peki? Olan şu, Pandev'in açtığı dava Federasyon tarafından kabul edildi ve doğal olarak aldı bonservisi eline, yaptı nanik! Lazio yetkililerine.

Elini çabuk tutan Inter, Goran Pandev'i transfer ederek geniş kadrosunu dağa bayıra yetecek derecede genişletmiş oldu. Afrika Kupası'na gidecek olan Eto'o yokluğunda da Pandev forma giyebilecek. Pandev Inter'le 4 yıllık sözleşme imzalamış, hayırlı uğurlu olsun. Lazio'ya da edecek bir çift lafım var; alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...

3 Oca 2010

Leeds Diyeti Bozdu!

FA Cup: Manchester United 0 - 1 Leeds United

Bu kare, Leeds forveti Beckford'ın maçta çıkan tek golü bulduğu 19.dakikadan.
Azmin zaferine bir örnek; Kisnorbo

Bu sonuçla beraber hem Manchester-Leeds arasında hem de Manchester'ın kendi rekorlarında bir takım değişiklikler oldu. Hemen sıralayalım...

- FA Cup'ı 11 kez cukkalayan, aynı zamanda FA Cup'ı en çok kazanan takım ünvanına sahip olan Manchester United, 24 yıllık Sir Alex Ferguson döneminde ilk kez alt ligde mücadele eden bir takıma elenmiş oldu.
- Manchester United FA Cup tarihinde ilk kez 3. turda "that's all I can do" demiş oldu.
- FA Cup'ta alt ligde mücadele eden Bournemouth'a elendikten sonra şapkadan çıkan diğer takım Leeds oldu. (1984...2010)
- Leeds United, Manchester karşısında Old Trafford'da en son 1981'de kazanmıştı, 17 maçlık diyeti bozmuş oldu.


Sonuç; Manchester United FA Cup'a veda etti. Vurdur Leeds! Kıahh!

Beckham: Ah Ulan Keşke...

Beckham diyor ki; "keşke Real Madrid'e transfer olmayıp Manchester'da kalsaydım. Başarılı olmamızın sebebi, saha dışında da hepimizin çok iyi arkadaş olmasından kaynaklanıyordu. Old Trafford'da Milan formasıyla beni iyice bir hırpalayacaklar şimdi kadim dostlarım..."

Kazandığın paranın, oynadığın reklamların, zaman zaman törpüleyemediğin egonun haddi hesabı yokken şimdi daha yeni geldin tekrar LA Galaxy'den Milan'a, ne lüzum var böyle açıklamalara diye sormazlar mı adama be Davut efendi? Zaten son baharını yaşıyor olacaksın Milan ile beraber, bırak artık keşkeleri meşkeleri hazır eski takımınla eşleşmişken.

Celtic 1 - 1 Rangers

Celtic evinde ezeli rakibi Rangers ile 1-1 berabere kaldı. Maçı izleme fırsatı buldum. Rangers adına konuşmak gerekirse 13. dakikada Novo'nun sakatlanarak oyundan çıkması işleri biraz aleyhlerine döndürdü. Çünkü Celtic sağlı soğlu gelmeye devam ediyordu. Yanlış olmasın fakat 20. dakika olarak hatırlıyorum, Celtic'in üst üste ataklarından birinde Fortune kaleciyle birlikte topa yükselirken herhangi bir faullük durum olmamasına rağmen hakem Celtic'in buz gibi golünü yemiş oldu. O dakikadan sonra oyun biraz daha rölanti bir hal almaya başladı.

İkinci yarıda Scott McDonald 71. dakikada oyuna girerken birşeyler olabilir diyordum ki oyuna girdikten 8 dakika sonra golü buldu. Ancak pek de uzun sürmedi bu sevinç. 80'de Rangers'ın köşe vuruşu sonrası McCulloch boş kaldı ve kafaya çıkarak golü bulurken hemen önündeki Rangers taraftarları doğal olarak çıldırdı.
Kısaca Celtic bu sezon hangi kulvara bakarsak bakalım kötü gidiyor. Şampiyonlar Ligi Playoff turunda Arsenal'a elendikten sonra, Uefa Avrupa Ligi'nde Hapoel Tel Aviv ve Hamburg'un gerisinde kalarak Avrupa kupalarına erken veda ettiler. Lige döndüğümüzde lider Rangers ile puan farkı 7. Bu puan farkı herhangi bir ligde daha az önem ifade edebilir fakat burası İskoçya, 7-10 arası puan farkları çok kolay kapanmıyor çünkü diğer rakipler liderliğe Rangers veya Celtic oynarken direnemiyorlar ve dolayısıyla bu iki takımdan biri yaldır yaldır şampiyonluğa koşuyor. Celtic'in Rangers'a karşı her zaman üstün olmasını isteyen biri olarak bu sezon işlerin pek de düzeleceğini sanmıyorum. Bugünkü puan kaybıyla Celtic sevenlerini üzdü, Rangers tarafını güldürdü.

FA Cup: Londra Derbisi

Federasyon Kupası'nda West Ham United, Arsenal'ı konuk ediyor. Eskisi gibi zevkli bir Londra derbisi beklemiyorum. Bunun en büyük nedeni West Ham'ın Premier sınıfında en kötü futbol oynayan takımlardan biri olmasıdır. Maça keyif katacak takım olacaksa bu beklenildiği üzere Arsenal olur. Hatırlatmakta fayda var, maçı Ntvspor verecek.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir