12 Mar 2010

Deplasman Fakiri

Liverpool bu sezon kötü günler geçiriyor, evet bu konuda herkes hemfikir. Bu sezonun kötü geçmesinin başlıca unsuru ise Liverpool'un deplasman karnesi. Premier League'e Tottenham deplasmanında aldığı mağlubiyet ile başlayan Reds, bugüne kadar ligde çıktığı 15 deplasmandan7 mağlubiyet, 4 beraberliğin yanında yalnızca 4 galibiyet çıkarmayı başarabildi.

FA Cup'ta Reading'e sahasında uzatmalarda elenerek erken havlu attı. Carling Cup'ta Gunners'a deplasmanda mağlup olarak kupaya erken veda etti. Şampiyonlar Ligi E Grubu maçlarına baktığımızda deplasmanda yalnızca Debrecen'i 0-1 ile geçebildi ki Debrecen grubu puansız kapatan tek takımdı.

Şampiyonlar Ligi E Grubu'nda 3. olarak! Avrupa Ligi'ne devam eden Reds, Unirea deplasmanından 1-3'lik galibiyetle ayrıldı. Bu galibiyetin başlıca unsuru Unirea takımı kaptanının dahi "Liverpool ile oynamak heyecan verici, keyif almaya bakacağız." düşüncesiyle maça çıkmalarından ibaretti bana göre. Oysa Anfield Road'da ıkına sıkıla 1-0 ile geçebilmişlerdi Romanya temsilcisini. Tecrübesiz bir ekiple oynamanın avantajları olarak açıklayabiliriz bu durumu.

Dün akşam oynanan Avrupa Ligi mücadelesinde Lille'e de deplasmanda 1-0 yenilerek kötü gidişata dur diyen olmadı. Wigan mağlubiyeti sonrası "what if" parolasıyla Fransa'ya giden Liverpool'da pek bir değişiklik yoktu açıkçası. Gerrard'ın kaçırdığı pozisyon dışında olumlu bir hede hatırlamıyorum Liverpool adına.

Lige dönecek olursak Liverpool'un kalan zamanda ligi kaçıncı bitireceğine dair tahmin yapmak için fikstürüne göz atmakta fayda var. Deplasman fakiri Liverpool'un toplam 4 maçı kaldı dışarıda oynayacağı. Bunlar sırasıyla; Manchester United, Birmingham, Burnley ve Hull City. Manchester şampiyonluk kovalıyor, Birmingham UEFA peşinde, Burnley ve Hull City ise düşmeme hesapları yapıyorlar. Bu 4 maç içinden alacakları maksimum puan şahsi fikrim 7'dir. Hull City deplasmanını etkileyecek en önemli etken ise Chelsea maçında nelerin yaşanacağıdır.

Anfield'da ise sırasıyla Portsmouth, Sunderland, Fulham, West Ham ve Chelsea ile oynayacaklar. Portsmouth ligden düşen ilk takım olarak gözüküyor, bu yüzden takılacaklarını sanmıyorum. Sunderland'in az da olsa düşme olasılığı var keza West Ham'ın da öyle. Fulham maçı ne denli keyifsiz geçer tahmin edebiliyorum tek gole yatıp alabilir Reds. Chelsea maçı ise evlerinde oynayacakları son maç olacağı için ligdeki durumu her ne olursa olsun prestij koruma ve Blues'u şampiyonluktan edebilme hesapları içinde geçer.

Ayrıca Fernando Torres konusunda Ada'da dönmeye başlayan birkaç haber şimdiden çıktı bile. Sezon sonu takımdan ayrılma olasılığı doğabilir. Keza Rafa konusunda alacakları karar da bir o kadar önemli olacaktır. Bu konular sezon sonuna kadar "rafa" kalkmış olsun, bakalım kalan maçlarında nasıl bir Liverpool izleyeceğiz.

Afrika'nın En İyisi

2006 yılında bu alanda ilk ödülünü alan Didier Drogba, 2009 yılının da en iyi Afrikalı Futbolcusu seçilerek ikinci kez bu ödüle sahip oldu. Gana'nın başkenti Accra'da düzenlenen gecede, bu ödül için en büyük iki rakibi olan Michael Essien'i ve Samuel Eto'o'yu geride bırakmış oldu. Ayrıca Yılın En İyi Afrikalı Genç Yeteneği ödülünü ise sezon ortasında Milan'a transfer olan Dominic Aidiyah aldı.

Yılın 11'i ise;

Kaleci
– Muteba Kidiaba (T.P Mazembe – Kongo)
Defans – John Pantsil (Fulham – Gana), Nadir Belhadj (Portsmouth – Cezayir), Wael Gomaa (Al-Ahly – Mısır)
Orta saha – Alexander Song (Arsenal – Kamerun), Michael Essien (Chelsea – Gana), Seydou Keita (Barcelona – Mali), Yaya Toure (Barcelona – Fildişi)
Forvet – Tresor Mputu (T.P. Mazembe – Kongo), Samuel Eto’o (Inter Milan – Kamerun), Didier Drogba (Chelsea – Fildişi)

Europa League: Round Of 16 - 1

Europa League'de son 16'ya kalan takımlar ilk maçlarını oynadılar. Bu hafta Salı-Çarşamba oynanan Şampiyonlar Ligi maçlarını canlı takip edememiştim ki o yüzden herhangi bir yazı yazmadım o maçlarla ilgili. Özetlerine şöyle bir göz gezdirmiştim, uyku düzeni olmadığı için bazen erken yatıp sabahından köründe kalktığım zamanlar oluyor... Neyse, konuya dönelim, dün gece oynanan maçlara...
Hamburg 3 - 1 Anderlecht
Hamburg maç öncesi her ne kadar favori gözükse de Anderlecht'in düşmeyen formu kafaları karıştırıyordu. Özellikle bir önceki turda Athletic Bilbao'yu eze eze elemeleri Hamburg'un bu maça daha bir dikkatli çıkmasını sağladı diye düşünüyorum. Bu tip turnuvalarda artık sona doğru yaklaşıyorsanız, ilk golü bulmanın bir takım için ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Hamburg'un Mathijsen'in ayağından bulduğu gol o kadar balıktı ki izlenmesi lazım. İkinci gol bir ustadan, Van Nistelrooy'un iğne deliğinden geçirdiği vuruştan geldi. Ayrıca belirtmekte fayda var, Ruud'un Hamburg formasıyla çıktığı hiçbir maç kaybedilmedi şu ana kadar. Legear'in enfes frikiğiyle 2-1'i yakalayan Anderlecht maçta çok da fazla tutunamadı ve 76'da Jarolim'in golüne de engel olamayarak Hamburg deplasmanından 3-1'lik mağlubiyet ile döndü. Hamburg hakettiği bir galibiyet aldı. Anderlecht'in o son dönemlerdeki formu sahada yoktu ve bu da doğal olarak mağlubiyeti getiren etkendi.

Rubin Kazan 1 - 1 Wolfsburg

Kazan'ın dondurucu soğuğu ve sahanın berbat zemini ile başlamak lazım bu maça. Hakikaten önce deplasman ekibi, daha sonra ise ev sahibi için futbol oynaması zor bir zemindi ve bu durumu Rubin'in daha önceki maçlarından da biliyoruz. Rubin Kazan evinde maç kaybetmemesini bu koşullara borçlu ilk olarak, daha sonra gösterdikleri performans geliyor bana göre. Wolfsburg önünde 29'da Noboa'nın kafa golü ile öne geçen Rubin, golü bulduktan sonra daha rahat pozisyona girmeye başladı fakat ikinci golü bir türlü bulamadılar.
İkinci yarı sahada gezen bir Rubin, gol arayan ve mücadele eden Wolfsburg vardı. 54'te Misimovic kornerden topu direğe nişanlamasa harika bir gol izleyecektik. O pozisyona içerlemiş olacak ki 68'de harika bir gol attı. Misimovic'in topu ne kadar rahat yönlendirdiğini ve istediği yerlere gönderdiğini izleyenler bilir. Maç 1-1'e gelmişken kullandığı bir diğer duran top da üst direkte patladı. O'nu seyretmek keyifli hakikaten.

Takımın başına Köstner'in getirildiği günlerde bir yazı geçmiştim, buradan okunabilir. Wolfsburg yönetiminin bu hamlesi işe yaramış çünkü ligin ilk yarısı izlediğim Wolfsburg ile şu anki takım arasında ciddi farklar var. Kazan deplasmanından galibiyetle dönmeleri işten bile değildi. Kazan teknik direktörü tesbihçi Kurban, Almanya yolculuğu öncesi bir de lig maçı oynayacak ve rövanş öncesi kurnaz planlar peşinde olacaktır.

Atletico Madrid 0 - 0 Sporting Lisbon

Öncelikle Galatasaray'ın UEFA'dan elenmesi her ne kadar üzücü olsa da Atletico Madrid'e elenip bu kupaya veda etmesi ciddi anlamda üzüyor beni. Ha tamam Galatasaray çok mu iyi top oynuyor? Hayır, ancak şu organizasyonda Atletico Madrid'in yerine takımımızı izlemek çok daha keyifli olurdu ki bu yüzden koyuyor elenmek. Maça dönecek olursak Sporting Lisbon çok akıllıca bir maç çıkardı diyebiliriz. Üstelik 31'de 10, maçın son dakikalarında ise 9 kişi kalmasına rağmen!
Liedson'un ilk yarıda girdiği pozisyonda aşırttığı top üst direk yerine ağlara girmiş olsaydı Vicente Calderon maç sonu ıslıklar eşliğinde karnaval! alanına dönebilirdi. Kadroya baktığımızda ne kadar etkili olabileceklerini düşünüyoruz ancak gol bulmakta sıkıntı çekiyorlar son maçlarda. Barcelona karşısında gösterdikleri mücadele ne Galatasaray deplasmanında, ne de Sporting'i ağırladıkları maçta sahadaydı. Lisbon'da oynanacak maç ilginç olacak, bakalım turu geçmeleri için gereken performansı sergileyecekler mi... Açıkçası ligde iddiasız durumda olmaları ikinci bir kulvarda kendilerine avantaj sağlayabilecekken yine de ruhsuz bir takım var sahada. Önemli olan kimilerine göre turu geçmek olsa da, ileriyi düşündüğümüzde hiç ışık vermiyorlar.
Everton'ı 2-1'in rövanşında evinde 3-0 ile geçerek turu kapan Sporting Lisbon, Atletico Madrid karşısında da artık avantajlı durumda olan takım ünvanına sahip. Atletico Madrid'in Porto deplasmanında ne kadar kötü oynadığını hatırlıyorum da, komşudan yine istediklerini alamayıp evlerine dönecekler gibime geliyor...
Benfica 1 - 1 Marseille
Gecenin en keyifli maçlarından biriydi Benfica - Marsilya maçı (izlediklerim arasında). Maç öncesi Marsilya'nın bu deplasmandan istediği avantajlı skoru elde edebileceğini düşünüyordum ve Ben Arfa sayesinde yanılmadım. Maç genel olarak karşılıklı pozisyonlar eşliğinde geçti. İlk yarının gol kaçırma kralları Benfica tarafında Oscar Cardozo iken, Marsilya cephesinde ise Lucho Gonzalez idi. 76. dakikada Mandanda'nın yaptığı hata sonucu kontrol edemediği topu Perreira araya girerek golle buluşturdu. Kalan son 15 dakikada Benfica, skoru korumak adına iyice geriye yaslandı. Maçta 90. dakikaya girerken Valbuena'nın yaptığı ortaya çok güzel çıkan Hatem Ben Arfa, topu kalecinin sağından uzanamayacağı köşeye kafa vuruşuyla yolladı ve durumu eşitledi 1-1. Marsilya zaten Benfica'ya elenmemeli bu saatten sonra. Daha kaliteli bir kadroya sahipler benim nazarımda ve devam etmelerini gönülden destekliyorum.

Gecenin diğer maçlarında;

Lille 1 - 0 Liverpool (Liverpool yokları oynamaya devam ediyor)
Valencia 1 - 1 Werder Bremen (Anormal bir durum yok)
Juventus 3 - 1 Fulham (Juve: İstemem yan cebime koy)
Panathinaikos 1 - 3 Standard Liege (Özüne dönmüş Pao)


11 Mar 2010

Formula 1 Gel, Gel, Gelll...

2009 yılı tüm dünya için en kötü yıllardan biri oldu, hemfikiriz değil mi? Formula 1 için de 2009 pek iyi geçti diyemeyiz sanırım. En azından ben geçmiş yıllara göre hiç keyif alamamıştım. Tek bir güzel yanı benim açımdan Jenson Button'ın ipi göğüslemesi olmuştu. Ancak 2010 farklı geçmeye aday. Öncelikle Schumi geri döndü ve Petronas Mercedes GP için yarışacak, yeni takımlar,sponsorlar gibi bir takım değişiklikler var ayrı olarak...

Takvime baktığımızda 14 Mart'ta Bahreyn'de başlıyoruz, 14 Kasım'da Abu Dhabi'de bitiriyoruz. Sezonun 7. yarışı İstanbul'da ve tarihi 28-30 Mayıs. Genel olarak takvime bakalım bir öyleyse;

14 Mart - Bahreyn GP - Sakhir
28 Mart >> Avustralya GP - Melbourne
4 Nisan - Malezya GP - Sepang
18 Nisan - Çin GP - Shanghai
9 Mayıs - İspanya GP - Barcelona
16 Mayıs - Monaco GP - Monte Carlo
30 Mayıs - Türkiye GP - Istanbul
13 Haziran - Kanada GP - Montreal
27 Haziran - Avrupa GP - Valencia
11 Temmuz - İngiltere GP - Silverstone
25 Temmuz - Almanya GP - Hockenheim
1 Ağustos - Macaristan GP - Budapest
29 Ağustos - Belçika GP - Spa
12 Eylül - İtalya GP - Monza
26 Eylül - Singapur GP - Marina Bay
10 Ekim - Japonya GP - Suzuka
24 Ekim - Güney Kore GP - Yeongam
7 Kasım - Brezilya GP - Sao Paulo
14 Kasım - Abu Dhabi GP - Yas Marina

N'oldu Hayırdır?

La Liga'da özellikle Sevilla maçı sonrası göklere çıkartılan Real Madrid, dün gece bir ilki yaşadı diyemiyorum çünkü alışık olduğu turdan gerisini yine göremedi ve yine göstermeyen Lyon oldu. Atamayana atarlar kuralını Real Madrid'e uygulayanları ayrı bir seviyorum. Lisandro Lopez'in 89'da halı sahada milletin dağılması sonrası boş kaleye şut çeker tarzında şutu olmasa ve kaleyi bulsa maçın sonucu 1-2 olacaktı, daha da bir güzel gözükecekti göze. Sağlık olsun, milyonluk eşekler La Liga'da evlerindeki namağlup sıfatını korumaya çalışsın başka da yapacak bir şey kalmadı zaten.

Bu keyifsizliğin birkaç maç devam etmesi durumunda liderlik tekrar el değiştirebilir ve Barcelona alıp başını yürüyebilir. Pellegrini'yi "wow" lakabıyla ananlar, şimdi adamı yerden yere vuruyorlar, başta Castillano basını. Daha La Liga için bir tahminde bulunmak yersiz ve erken fakat ortada bir gerçek var ki o da dediğim gibi R.Madrid'in İspanya sınırlarından dışarıya çıkamayacak olması.

8 Mar 2010

Je L'Adore

Dünya Kupası Tarihinin En Komik Anı

Konuya girmeden önce Phoenix From The Flames programını çok beğendiğimi söylemeliyim. Yıllardır süren bu İngiliz programında, futbol tarihinde yer etmiş komik olaylara dair konular işlenmekte ve olayların yıllar önceki kahramanlarıyla ayak üstü sohbet edilmektedir. Yani ev ortamına yakın bir stüdyoda konuya girilir ve sonrasında komedi başlar.

Başlığa konu olan isim ise Zaireli Ilunga Mwepu. 1974 Dünya Kupası, Brezilya frikik kazanıyor ve her serbest vuruş öncesi olduğu gibi önce bir hazırlık yapılıyor. Fakat Mwepu'nun sabrı kalmamış olacak ki dünya kupası tarihine girecek bir harekette bulunuyor. Phoenix From The Flames ise bu konuyu öyle güzel işlemiş ki sabah sabah aşırı güldüm. 1994 seremonisinde Suudi Arabistan'ın gösterisine ise diyecek yok, yorumsuz. İzleyelim öyleyse...

Bir Rüyanın Sonu : Chelsea 2-1 Stoke City

Stoke City buraya kadar çok iyi gelmişti. Kendi tarzları Arsenal ve Man.City gibi hücum futbolu oynayan takımlara karşı çok etkili olmuştu. Ancak, aynı tarzda oynayan Chelsea'nin onları yeneceğini herkes düşünüyordu. Fakat, Stoke City'nin gol atmak için pozisyon bulmasına gerek olmaması aklımızda bir acaba sorusunu da canlandırmıyor değildi. Ancak, ufak bir baskı sonrası Lampard'la golü bulan Chelsea, rakiplerin kendileri üzerinde sahte bir baskı kurmasına izin verdi. Chelsea, Anelka, Drogba ve Kalou'yla pozisyonları harcadı. Son nokta ise son zamanlarda bunalan Terry'nin klasik korner golüyle geldi. Stoke City, doğru düzgün pozisyon bulamadı değil cümlemiz Stoke City hiç bir şey oynayamadı. Koca bir 90 dakika hiç bir şey yapmadılar. Gerçi Tony Pulis ve adamlarını suçlamayalım. Chelsea golü bulduktan sonra gerçekten bunaltıcı bir şekilde kapanıp, sıfır hatayla oynayabiliyorlar. Bugün de herşey istedikleri gibi gitti. Stoke City için bir rüyanın sonu. Çeyrek final onlar için tarihlerinin en iyi derecesiydi. Gelecek sene için daha fazlasını yapabilir.
Bu arada, F.A. Cup yarı finalde Aston Villa ile Chelsea, Fulham-Tottenham Hotspur maçının galibiyle de Portsmouth eşleşti.

7 Mar 2010

İnsan Mısınız?


Bursaspor - Diyarbakırspor maçı öncesi ve sonrası Bursaspor kulüp kameralarına yansıyanlar... Bu maç için ligin ilk yarısında Bursa'da yaşananlardan ötürü olayların büyüdüğünü düşünenler var. Bursa'da yaşananların da tabii ki doğru olduğunu düşünmüyoruz fakat Diyarbakır'da hangi maç "futbol" etiketi sınırlarında geçiyor acaba? E peki Fenerbahçe'nin Diyarbakır'da çıktığı maç sonrası yaşananlar için neler düşünüyor bu harikulade kıyaslamayı yapanlar? Onun ilki-sonu yoktu sonuçta, ligin ilk yarısında herhangi bir problem yokken oynanan bir karşılaşmaydı. Yoruma futbol dışında etkenleri de katmak istemediğim ve şu an için doğru bulmadığım için görüntülerle yetinelim şimdilik öyleyse. İyi seyirler!

F.A. Cup Çeyrek Final: Chelsea vs. Stoke City Maç Öncesi


- Maçın oynanacağı Stamford Bridge'de hava güneşli 3 derece, görüş iyi, rüzgar 16 mph.
- Chelsea buraya Watford'u 5-0, Preston NE'i 2-0, Cardiff City'i 4-1 yenerek geldi.
- Stoke City, York City 3-1, Arsenal 3-1, Man.City 1-1 ve 3-1'lik skorlarla geldi.
- Aralarında ki maçlarda Stoke City'nin 27, Chelsea'nin 35 galibiyeti varken, iki takımda 19 kez berabere kaldı.
- Chelsea'da Alex, Deco, Zhirkov, Carvalho'nun durumları maç saatinde belli olacak. Ballack ve Belletti cezalı, Cech, Essien, Ashley Cole, Bosingwa ise sakat oldukları için yer alamayacaklar.
- Stoke City'de ise Etherington ve Higginbotham'ın bugün dönmesi bekleniyor. Ryan Shawcross ise cezalı.
- Chelsea, kendi evinde oynadığı son 17 F.A. Cup maçını kaybetmedi.
- Maçın hakemi Martin Atkinson'ın yönettiği F.A. 4. round maçında Stoke City, Arsenal'i 3-1 yendi. Chelsea ise bu sezon Atkinson'ın yönettiği maçlarda evinde Man.Utd'ı 1-0, Liverpool'u ise 2-0 yendi.
- Ada bahis şirketleri ortalama olarak şu oranları veriyor; Chelsea 3'e 10, Stoke 1'e 11, beraberlik 1'e 5.
- Maç bugün saat 18.00'de NtvSpor'dan naklen yayınlanacak.

Şubat Ayının Dublesi!

Premier Lig'de şubat ayının menajeri Roy Hodgson, oyuncusu ise Mark Schwarzer oldu. Roy Hodgson Fulham'a istikrarı getirdi. El Fayed mutlu olsa gerek. Bir kaç sene sonra 4'lü dominasyonun arkasında ki takımlara da yetişir, mücadelenin içinde olurlar.

Real Madrid Tekrar Lider! R.Madrid 3-2 Sevilla

Uzun zaman sonra lider Real Madrid! Dün, Madridista'lar için inanılmaz keyifli bir gündü. Önce 2 defa geriye düşmesine rağmen yine de 2 puanı bırakan Barça, sonra 58. dakikaya kadar direkten dönen toplar, ceza sahasında kaçan ardı sıra pozisyonlar ve kalenizde gördüğünüz yarım pozisyona rağmen yenilen 2 gol. Casillas, Ramon Sanchez Pizjuan'da ortaya koyduğu inanılmaz maçı burada ki maçla dengeledi. İlk golde yan topa çıkmayan, ikinci golde hayallere dalan Casillas, ilk dakikalardan itibaren baskıdan bunalan Sevilla için rüya gibi geçen 58 dakikaya sebep oldu. Ancak 59'da hatalı yatan Palop, Ronaldo'nun golüne mani olamadı.62'de Guti'nin defansa da çarpan topu korner, Ronaldo'nun korneri ise Ramos'un kafasıyla 2-2 oldu. Perotti'nin bütün çabalarına rağmen önümüzdeki 29 dakika da Higuain, Ronaldo, Kaka'nın kaçırdığı pozisyonlar, 90+1 de ise inanılmaz karambole rağmen girmeyen topu Xabi, sağ tarafta Ramos'u gördüğü topta, orta önce Palop'tan döndü sonra van der Vaart maçı 90+2'de 3-2 ye getirdi. Bernabéu'nun atmosferi rakipler için gerçekten çok ölümcül. Guti, El Classico'ya gelene kadar en fazla 2 puan fark istiyordu. Şimdi Madrid lider. Perez'in Los Galacticos v.2 'si ligde kendinden emin gidiyor. Gelecek hafta Madrid, Valladolid deplasmanında, Barça ise belalısı diyebileceğimiz Villa'lı Valencia'yı konuk ediyor. Şimdi gözler tamamen El Classico'ya doğru dönüyor. O zamana kadar fark en fazla 2 puan düzeyinde seyreder. 11 Nisan haftasında ise şampiyon Bernabéu'da belli olur.

Panini Italia 90': İtalya

Panini İtalya 90'dan İtalya kadrosu...
Walter Zenga - Stefano Tacconi
Franco Baresi - Guiseppe Bergomi - Ricardo Ferri - Ciro Ferrara - Paolo Maldini
Luigi De Agostini - Nicola Berti - Carlo Ancelotti - Fernando De Napoli - Guiseppe Giannini - Roberto Donadoni - Roberto Baggio - Gianluca Vialli - Andrea Carnevale - Roberto Mancini

Elle Kontrol?

Videoda izleyeceğiniz futbolcu Ricardinho... Benfica'nın futsal takımında oynayan yetenekli bir isim. Alıyor karşısına bir Angola asıllıyı, başlıyor izlettirmeye. Yalnız bu hareketleri yaparken hakemin garezi mi var kendisine nedir, bir anda basıyor kartı Ricardinho'ya. Elle kontrol ediyor mu etmiyor mu ben tam olarak karar veremedim açıkçası. Zaten takımın çoğu bu karara itiraz ediyorlar. Videoyu koymamın nedeni hem ilginç bir kararı izlemek, hem de maksat salon futbolundan bir kare olsun onunla süsleyelim...

La Liga 25. Hafta: Pazar Programı

La Liga'da Cumartesi günü epey hareketli geçti bilindiği üzere. Önce Deportivo Tenerife'yi rahat geçti. Daha sonra Barcelona Almeria deplasmanından 2-2 ile döndü. Akabinde Santiago Bernabeu'da futbol şöleni yaşandı ve Real Madrid Sevilla'yı son dakika bulduğu golle 3-2 geçerek liderlik koltuğuna oturdu.

Geldik Pazar gününe... Bugünkü maçların dünkü keyfi vereceklerini hiç sanmıyorum öncelikle. Daha sıradan maçlar oynanacak La Liga'da bu akşam sanki. Maç programı şu şekilde;
18.00'de başlayacak maçlardan birini seçmem gerekirse, Mallorca - Gijon maçına yönelirim diye düşünüyorum.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir