25 Ara 2009

Gerçek Bedevi

Fas Ligi'nin dünyaya açılması ve tanınması için ilginç bir olay yaşanıyor. DHJ - FUS takımları arasında oynanan maç sırasında FUS'un yetiştirdiği en büyük yeteneklerden biri(?) öyle bir şut çekiyor ki, hakemin kafasına isabet ediyor ve zavallıyı şoka sokuyor. Neyse ki tedavi altına almışlar, tehlikeli bir durum yokmuş. Olayın dışında takımların ismine takıldım açıkçası. Takımlardan birinin adını herhangi bir yerde görsek havayolu firması sanmamamız için hiçbir engel yok. Olay mahali ve videosu hemen aşağıda...


Stadyum Faciaları

1902 - Ibrox Park, Glasgow: İngiltere - İskoçya arasında oynanan maç sırasında gerçekleşti. 25 kişi öldü, 517 yaralı. Maç 1-1 sona ermesine rağmen sonraları resmi kayıtlardan silindi.

1946 - Burnden Park, Bolton: 33 ölü, 500 yaralı. Bolton - Stoke City arasında oynanan kupa maçı sırasında çöken duvar sonrası bu manzara oluştu.

1967 - Kayseri Stadyum Faciası: 17 Eylül 1967'de Kayserispor ve Sivasspor takımları arasındaki maçta çıkan, 43 kişinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan tribün olayları. 20. dakikada Kayserispor'un 1-0 öne geçtiği maçta iki takım taraftarları arasında gerginlikler yaşanmış, Kayserispor taraftarlarının Sivasspor taraftarlarının üzerine yürümeye başlamasıyla çıkan panikte 43 kişi ezilme ve havasızlık sonucu hayatını kaybetmiştir. 43 kişinin öldüğü haberinin Sivas'a yayılması sonucu Sivas'ta yaşayan pek çok Kayserilinin işyeri saldırıya uğramıştır. Çıkan olaylar nedeniyle iki takıma da 17 maç saha kapama cezası verilirken takımların 5 yıl boyunca aynı gruplarda futbol oynamaması kararı alınmıştır.[Kaynak]
1982 - Luzhniki Stadı, Moskova: Spartak Moskova - Haarlem arasında oynanan Uefa Kupası İkinci Tur maçı sırasında taraftarların sahaya girmek istemeleri sonucu tam 340 kişi hayatını kaybetti.

Sadece birkaçını buraya aldım. Kayseri - Sivas olayı dışında listenin tamamını merak edenler için... World's Worst Football Stadium Tragedies. Bir daha yaşanmaması dileğiyle.

Lie To Me


Bu aralar Fringe dışında yeni bir dizi arayışı içerisindeydim ve geçen hafta Lie To Me imdadıma yetişti. Öncelikle başrolde Tim Roth var, bu ayrıntı diziye bir göz atmalıyım dememe sebep oldu. Hemen Pilot bölümü oturdum izledim (resmi yayın tarihi 21 Ocak 2009) ve beğendim. Dizi şu an itibariyle 2. sezon 14. bölüm ile yoluna devam ediyor fakat! süresi çeşitli dedikodulara sebep olan bir araya girmiş. Bitti mi acaba diye araştırdığımda bitmediği ve bahar ayında geri döneceği yönünde yoğun yorumlar hakim yabancı forumlarda.

O halde geçelim dizinin konusuna... Dr. Cal Lightman(Tim Roth), insanların vücut dillerinden, davranışlarından yalan söylediklerini hatta ne sebeple söylediklerini anlamak gibi "özel" bir yeteneğe sahiptir. Bir bilim adamı olan Lightman'ın araştırmacılar ve psikologlardan oluşan polis, FBI gibi güvenlik kurumlarına yada özel şirketlere çeşitli davaların çözülmesinde yardımcı olan, danışmanlık yapan bir şirketi vardır. Tabii bu yeteneği suçluları yakalamada yardımcı olsa da kendi özel hayatına da negatif ve pozitif etkilere sahiptir. - gyulapelle(divxplanet)

Dizinin çekirdek ekibi ise şöyle...


Sonuç olarak söyleyebilirim ki zaman zaman konu sıkabilir diye düşünseniz de takip edilesi bir dizi olmuş. Birazdan ilk sezon 3. bölüm ile devam edeceğim, tavsiye ederim.

Fransa Euro 2016 Logosu

Orada burada Türkiye'nin logosu konuşulurken ( ki ben de beğendiğimi söyleyemeyeceğim) Fransa'nın EURO 2016 için hazırladığı logoya bakalım öyleyse.

Bu nedir arkadaş? Adama demezler mi bu logoyla mı koca turnuvaya ilgi çekeceksin diye? Yani Türkiye'nin hazırlamış olduğu logoya anime ezgiler ve laleyle bezenmiş! diyebilirken buna ne demeli şaşırdım. Sloganı ise "le foot comme on l'aime!" yani "futbol, sevdiğimiz gibi!" Açıkçası ne tarafından tutsan elinde kalır, ne logo olmuş ne de slogan. Zaten yalnızca ben değil, Fransız medyası da şaşırmış olmalı ki şu yorumlar yapılmış;

L'Eqiupe: "Bunu hazırlayan 3 yaşındaki çocuğun iyi bir hediye aldığını umuyoruz."
Le Post: "Bu logoyla bize kim ev sahipliği verir ki. Çocuk hazırlamış gibi."
Logoyu Amerikan reklam evi Young&Rubicam hazırlamış. Bu da siteleri...


Team of The Year 09'

UEFA.com her sene olduğu gibi bu sene de yılın takımını seçmesi için kullanıcılarına adaylarını sunmuş. Buradan girip kendi takımınızı belirleyebilirsiniz. Adaylar doğrultusunda seçtiğim takımım şu şekilde;


LeBron James ve NFL

Geçtiğimiz aylarda LeBron James bir NFL reklamında rol alarak oraya da burnunu sokmuştu. Adam hem sevimli hem de işini iyi yapıyor. Sadece kendi ilgi alanındaki sporla kalmayıp diğer sporlarla da ilgilenen ve/veya bu tip işlere girişen sporcular eğer başarılı olabiliyorlarsa, çok daha geniş bir kitle tarafından seviliyorlar. En büyük örnek de LeBron.
Reklamı görelim...


23 Ara 2009

Schumi'nin Dönüşü "Kesin Gibi"


7 kez Formula 1 Dünya Şampiyonu olan Michael Schumacher, önümüzdeki yıl Mercedes için yarışacak. Bu haber belki 2-3 aydır konuşulmaktaydı ve artık olay kesinleşti. Schumi Mercedes ile sözleşme imzaladı ve önümüzdeki günlerde ele güne açıklanacak. Aslında geçen yıl dönüş yapmak istiyordu fakat boynundan bir problemi olduğu için iş bu zamana kadar sarktı.

Mercedes açısından bakarsak, aslında bir diğer Alman pilot olan ve henüz 22 yaşında iyi işler yapan Sebastian Vettel'i de istiyorlar fakat Vettel'in 2012 yılına kadar Red Bull ile sözleşmesi bulunuyor. Ayrıca eski takım arkadaşı Eddie Irvine'ın Schumi için bir görüşü var. Diyor ki; "Yeni yarışlar kazanmasını bekliyorum. Fakat şöyle bir durum var, yine hızlı olmasına olacaktır fakat 7 sene önceki güçlü Schumi olmayacaktır."

41 yaşına girecek artık Schumi 3 Ocak'ta. Yaşı hayli ilerlemesine rağmen geri dönüş için bu kadar çabalaması dahi güzel birşey. Gel de eski F1 havasına bürünelim.

22 Ara 2009

Futbol Manzaraları

Burkina Faso'nun Afrika Uluslar Kupası'nda yarı finale yükseldiği maçta polis de dayanamamış. "Tepinin gençler yarı finaldeyiz." nidalarıyla...

Gana'nın toz toprak içinde mahallelerinden(?) birinde ünlü bir misafir var; Genç Drogba.

Afrika'dan devam ediyoruz... Afrika Uluslar Kupası'nda Gana - Fas mücadelesini altında bisikleti, seyyar bir tv veriyor. Biz simitçilere alışkınız ama Afrika'dan herşey çıkar arkadaş.

Yine Afrika Uluslar Kupası'ndayız ve yine enteresan bir görüntü... Fildişi Sahilleri'ne 3-0 mağlup olan Mali taraftarları pek bir üzülmüşler anlaşılan. Bunlara Mali Tubbies desek yeridir.

Bu defa Sao Paulo, Brezilya'dan bir fotoğraf var. Bu gecekondulardan öyle yıldızlar çıktı ki...

Ve geldik favorime... Çinliler bu dünyadan olmadıklarını her alanda altını çizerek bize gösteriyorlar. Ülkemizde de rastladığımız şort altına çorap ile beraber sandalet/kösele anlayışını Çin'de de görmek mümkün.

Yılın Golü Belli Oldu


FIFA, 2008/09 sezonunun golünü belirledi. Cristiano Ronaldo'nun Manchester United formasıyla Porto'yu eledikleri maçta 35 metreden attığı bu gol, yılın golü seçildi. Hemen hatırlatayım; bu seçim FIFA.com adresindeki anket sonucu ortaya çıktı. Analiz etmeye dahi gerek yok aslında, gol hem harika hem de anlamlı.
Golü görelim öyleyse...

21 Ara 2009

SkySports: Potansiyel Yıldızlar - 2

Genç yıldız adaylarında ilk yazıyı Scott Donnelly üzerine çevirip yazmıştım. Gelelim bir diğer yıldız adayına ya da ona artık aday demesek daha iyi olacak gibi...

Dominic Adiyiah, 20, Santrfor, Fredrikstad (Ocak'ta Milan'da)


Dominic Adiyiah şimdiden Afrika'nın en iyi genç oyuncularından biri olarak görülüyor.
20 yaşındaki santrafor Ekim ayında düzenlenen Dünya Gençler Şampiyonası'nda adeta parladı.
Adiyiah Mısır'da düzenlenen bu şampiyonada sadece Gana'nın zafere ulaşmasında başrol oynamakla kalmadı, ayrıca turnuvanın gol kralı ve oyuncusu ünvanlarını da elde etti.
Mısır'daki parlayışı öncesinde de ilgileri üzerine topluyordu fakat turnuva sonrası zirve yaptı.

Milan elini çabuk tutarak Adiyiah'ı Norveç kulübü olan Fredrikstad'tan 1 milyon pound'a transfer etti ve devre arasıyla beraber Adiyiah'ın yeni kulübü Milan olacak.
Adiyiah daha şimdiden Gana'nın efsane oyuncusu Abedi Pele'yi andırıyor ve gittikçe o kaliteye yaklaşıyor. Temel özelliği bitiricilik yeteneği ve genellikle ceza sahası içinde aldığı topları doğru kullanması. Boyunun da kısa olmasından mütevellit hızlı ve bir o kadar da akıllı bir oyuncu. Başarılı bir santrafor olmasındandır ki Milan'ın yanısıra Chelsea ve Manchester United da kendisini transfer etmek için uğraşıyordu.

SkySports gözlemcisine göre (ki ben de katılıyorum);
Önümüzdeki altı ay Adiyiah için çok verimli ve parlak geçebilir. Milan'da ilk 11de forma şansı bulduğu ve bu şansı olumlu kullandığı taktirde, kolaylıkla Gana'nın dünya kupasındaki as kadrosuna da girebilir.

Son olarak kişisel yorumumu eklemem gerekirse, "Yeni bir Martins mi geliyor?" diye sormadan edemiyorum. Onun gibi kısasın, hızlısın, çevik ve yeteneklisin fakat! sonun benzemesin be evlat. Güzel günler görecek, motorları maviliklere süreceksin Dominic, bekleyip görelim.

Bir sonraki genç yetenek; Cesar Azpilicueta

20 Ara 2009

Mark Hughes'un Kovulma Ayrıntıları


Sezon başından beri yalnızca 2 kez yenilgi yüzü görmesine rağmen Abu Dhabililere göre bunlar yeterli değildi, deplasmanlarda galibiyet yüzü göremeyen (2/9) bir Manchester City vardı. Bu, Mark Hughes'un kovulması için yeterli bir sebepti onlar için fakat Ada'nın geri kalan kısmı nasıl düşünüyor acaba? Özellikle City taraftarları...
Olayın iç boyutunu kısaca incelersek, Sunderland'i 4 - 3 mağlup ettikleri maçtan sonra (dün) hemen bir toplantı düzenleniyor ve Mark Hughes sözleşmenin sonlandırıldığı haberini almış oluyor. LMA (League Managers Association) başkanı Richard Bevan konuyla ilgili birkaç açıklama yaptı. Mark Hughes'un yerine Roberto Mancini'nin getirilmesini ve daha da önemlisi apar topar bu işin gerçekleşmesini pek etik bulmamış. Hatta toplantıdan çok daha önce Hughes'un gönderilme kararının alınmış olduğunu düşünüyor. Bununla beraber güzel bir cümle sarfetmiş Bevan, şöyle diyor: " Eğer herşeyi tek sezonda elde etmek istiyorsa kulüp sahipleri (Araplar), o halde bu tip düşüncelerle kulüplerden kovulma haberlerini işitmeye devam edeceğiz. Ayrıca İngiltere'de kulüp ilişkilerimizi de kaybetmeye devam edeceğiz (Gelip alıyorlar, babalarının çiftlikleri değil ki burası! demek isteniyor), çünkü son derece eminim ki City taraftarları da Mark'ın gidişine üzülecekler." Eee bize de Bye Bye Hughes demek düşüyor öyleyse..


Event Of The Day: Galatasaray Lider!


Galatasaray Gençlerbirliği'ni 1 - 0 ile geçerek liderlik koltuğuna, yakıştığı yere oturdu. Sahada Oz Büyücüsü ve onu besleyen bir Abdulkader Keita vardı. Ve dakikalar 77'yi gösterdiğinde artık gol gelmişti. Bu iki futbolcuyu dünyanın neresinden olursa olsun izleyenler mutlaka beğeniyorlardır. Galatasaray hem ruh, hem de yetenek transfer ediyor son dönemlerde özellikle yabancı bazında baktığımızda. Zaman zaman (ki o zaman bu zaman aslında) kötü futbol oynanmıyor mu, pek tabii oynanıyor fakat sezon başındaki o kaliteli futbola tekrar dönüleceğine inanıyorum.
Galatasaray Turkcell Süper Ligi'nin Pazar günü ilk devresini kapatacağı haftada 36 puan ile lider ve Fenerbahçe'nin Trabzon'dan galibiyetle dönememesi halinde sonuç değişmeyecek.
Son olarak; UEFA'da lider, ligde lider fakat Hıncal Uluç'a göre takımın başında futboldan anlamayan bir Rijkaard var. Sağlıklı düşünmek, gerisini tahmin etmek ve bol keseden giydirmemek lazım, öyle değil mi?

Bunlar Da İlginizi Çekebilir