4 Şub 2010

Transfer Sezonu Sonrası: Arsenal

Avrupa'da ara transfer dönemi kapanırken incelemek istediğim bir takım vardı; Arsenal. 14 yıldır Arsenal'ın hocası olan Arsene Wenger, hemen hemen tüm transferlerini doğru bölgelere, doğru zamanlamayla, doğru fiyatlarla yapmıştır. Ara transferde ilgilendiği söylenen isimlerin hiçbirini transfer etmeyen ve sakatlıklara rağmen güzel ve etkili futbolunu bizlerden esirgemeyen Gunners'ın, sezon boyunca devam edeceği isimlere ve mevkilerine geçelim...

Kaleci
Bu bölge muhtemelen Ocak ayı boyunca Arsene Wenger'den takviyesi beklenmeyen tek kısımdı. Almunia, Fabianski ve Mannone gibi kaleci seçenekleri olduğunu gören Arsene Wenger dışında herhangi bir üst düzey teknik adam, bu mevkiye takviye isterdi diye düşünüyorum. Almunia'nın olmadığı zamanlarda Fabianski'yi görüyoruz kalede. Zaman zaman basit hatalar yapıyor Lukasz Fabianski. Pek güven veren bir kaleci değil Almunia'ya oranla. Mannone ise 2005'te Atalanta'dan transfer edilmişti. O dönem takımın 4. kalecisi konumunda olduğundan, ilk 11 tecrübesi edinmesi için kiralık gönderilecek kulüpler aranıyordu kendisine. Bu sezon Almunia'nın yedeği Fabianski'nin de sakatlanmasıyla kendini birkaç maç için ilk 11'de buldu. Henüz hazır değil fakat ilerisi için çok iyi yatırım.

Defans
Arsenal defansına umulmadık şekilde takviye edilen Sol Campbell ile başlayalım. Campbell ilerlemiş yaşına rağmen bedavaya alındığı için eski takımına önemi düşük maçlarda yardımcı olacak. Bir nevi fasulye görevi görecek Arsenal'da. Kolo Toure'nin Manchester City'ye gönderilmesinden sonra açıkçası zayıf halka olarak tahmin ettiğim defans göbeği, Gallas ve Vermaelen'in yüksek performansıyla fena gitmiyor. Clichy'nin de bu iki oyuncudan farksız olduğunu söylemek lazım. Her büyük takım onun gibi bir sol beki kadrosunda bulundurmak ister. Cannes'dan transfer edilmişti Clichy. Yani Fransa 3. liginden. Tıpkı Ferguson gibi Wenger de düşük maliyetli transferlerle cevher yaratmayı çok iyi biliyor. Sağ beke baktığımızda diğer bir Fransız Sagna'yı görüyoruz. O da Auxerre'den gelmişti ve sürekli üstüne katarak devam ediyor. Ayrıca Sagna öncesi sağ bekte gördüğümüz Eboue özellikle bu sezon forma giyme şansı bulduğu maçlarda Wenger'in orta sahada tercih ettiği isimlerden biri haline geldi. Sagna gibi bir bek varken bu bölgede tercih edilmemesi gayet normal. Arsenal'ın defans hattındaki yedek isimler ise Silvestre ve Djourou. Silvestre'de herhangi bir sorun yok, görev bulduğunda eskisi gibi olmasa da elinden geleni yapıyor fakat Djourou'nun sakatlığından dolayı sezonu kapattığını eklemek lazım.
Orta Saha
Arsenal orta sahası sezonun ilk bölümüne bakıldığında beklenenden çok daha üst düzey bir performans sergiledi. Alexandre Song ile başlayalım. Song özellikle Fabregas ile birlikte takımı hücuma çıkartırken paniklemeyerek olumlu pas yüzdesini artırıyor. Açık söylemek gerekirse beklenilenden bir sezon önce meyve vermeye başladı diyebiliriz. Defansif orta saha mevkiindeki diğer bir isim olan Abou Diaby ise sezona kulübede başladı. Denilson'ın sakatlığıyla forma şansı bulan Diaby tıpkı Song gibi takıma ayak uyduran isimlerden biri. Ayrıca şans buldukça gol atmayı da esirgemeyen bir isim kendisi. Geldik bölgenin çürüğüne, Denilson. Bir sakatlık yaşadı anlayışlı olmak lazım fakat kendini tekrar ispatlamak için yeterince şans buldu. Şans buldu bulmasına da, ne geri dörtlüye ne de ileri uçtakilere yardımcı olabiliyor. Tek yaptığı bol bol yan pas. Kısacası Denilson sırıtıyor bu sezon.

Kaptan konuşuyor, tamam! Cesc Fabregas geçtiğimiz sezon da gayet iyiydi ancak bu sezon ona en uygun düşecek sıfat muhteşem olacaktır. Belki çok iddialı olacak ama Premier League'de sezonun oyuncusu adaylarımdan biri kendisi. Sezonun oyuncusu olamazsa da oyun kurucusu olur farketmez. An itibariyle 14 gol, 17 asist daha ne söylenebilir ki? Wenger'in uyguladığı yeni 4-3-3 sistemi Fabregas'a 4-4-2 dizilişinde bulamadığı serbest yaratıcılığı kazandırdı. Diğer bir isim Aaron Ramsey ise kendisine verilen kısıtlı süreleri çok iyi değerlendiriyor. Ramsey'nin kısıtlı süre almasının tek bir sebebi var, o da Samir Nasri & Tomas Rosicky ikilisi. İki ismi de tartışmaya gerek yok ancak geçen sezon Rosicky, bu sezon ise Nasri'nin sakatlıkları keyif kaçırıyor. Rosicky geçen sezonki uzun süreli sakatlığı sonrası bu sene eski Rosicky'yi yavaş yavaş izletmeye başladı. Ocak başında Arsenal ile sözleşme yeniledi. Geçenlerde ise Emirates'te Everton'a 90+3'te attığı gol ile beraberliği getiren isim olarak "o da bir şey mi, ben de katkı sağlarım" imajını gösterdi.

İleri Uç
Bu bölgenin değişilmez oyuncusu Robin Van Persie. Yalnızca 2 ayda 8 gol ve bu rakama yakın asist ile durdurulamaz isimdi. Taa ki Hollanda adına çıktığı maçta sakatlanana kadar. Van Persie'nin sakatlığı sonrası rota Nicklas Bendtner ve Theo Walcott'a döndü. Fakat bu iki isim dışında Arsene Wenger'in asıl güvendiği isim tilki Andrei Arshavin'di. İleri uçta serbest dolaşım hakkına sahip olan Arshavin, kanatlardan tekniğiyle sık sık bindiren ve orta sahadan kendisine sunulan topları hedefe götüren teknik, yorulmak nedir bilmeyen bir Rus.

Balotelli, Chamakh, Gignac, Huntelaar, Dzeko ve hatta Van Nistelrooy transfer döneminde adı Arsenal ile geçen isimlerdi. Ama Arsene Wenger herhangi bir ismi transfer etmeyerek yola bu kadroyla devam edeceğini gösterdi. Van Persie'nin Nisan'da dönecek olması, Arshavin-Walcott-Bendtner üçlüsünden hangisi veya hangileri sahada yer alıyorsa, verim beklenen isimler olmaya devam edecekler anlamına geliyor. Wenger bu bölgeye en azından bir isim takviye etseydi, takımın lokomotif gibi işlemesi kolaylaşırdı diye düşünüyorum.
Son durum raporu diye bir şey uyduracak olursak; FA Cup'ta Stoke City'ye elenen, evinde Manchester United'a beklenmedik şekilde yenilen, zirveden bir anda 3. sıraya inen, Chelsea ve Man Utd'ın gerisinde bir Arsenal'ı görüyoruz. Fakat tüm bunlara ve transfer politikasına rağmen Wenger kesinlikle suçlanmaması gereken bir teknik adam. Çünkü Arsenal'ı Wenger öncesi ve sonrası diye incelemek gerekir ki o da ayrı bir yazı konusu olsun. Eski uzun top-yan pas Gunners tarih oldu. Bu takım artık Avrupa'nın en atraktif takımlarından biri haline geldi ve Barcelona'dan sonra keyif dozu en yükseklerde seyreden birkaç kulübünden biri.

Hiç yorum yok:

Bunlar Da İlginizi Çekebilir