12 Mar 2010

Europa League: Round Of 16 - 1

Europa League'de son 16'ya kalan takımlar ilk maçlarını oynadılar. Bu hafta Salı-Çarşamba oynanan Şampiyonlar Ligi maçlarını canlı takip edememiştim ki o yüzden herhangi bir yazı yazmadım o maçlarla ilgili. Özetlerine şöyle bir göz gezdirmiştim, uyku düzeni olmadığı için bazen erken yatıp sabahından köründe kalktığım zamanlar oluyor... Neyse, konuya dönelim, dün gece oynanan maçlara...
Hamburg 3 - 1 Anderlecht
Hamburg maç öncesi her ne kadar favori gözükse de Anderlecht'in düşmeyen formu kafaları karıştırıyordu. Özellikle bir önceki turda Athletic Bilbao'yu eze eze elemeleri Hamburg'un bu maça daha bir dikkatli çıkmasını sağladı diye düşünüyorum. Bu tip turnuvalarda artık sona doğru yaklaşıyorsanız, ilk golü bulmanın bir takım için ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Hamburg'un Mathijsen'in ayağından bulduğu gol o kadar balıktı ki izlenmesi lazım. İkinci gol bir ustadan, Van Nistelrooy'un iğne deliğinden geçirdiği vuruştan geldi. Ayrıca belirtmekte fayda var, Ruud'un Hamburg formasıyla çıktığı hiçbir maç kaybedilmedi şu ana kadar. Legear'in enfes frikiğiyle 2-1'i yakalayan Anderlecht maçta çok da fazla tutunamadı ve 76'da Jarolim'in golüne de engel olamayarak Hamburg deplasmanından 3-1'lik mağlubiyet ile döndü. Hamburg hakettiği bir galibiyet aldı. Anderlecht'in o son dönemlerdeki formu sahada yoktu ve bu da doğal olarak mağlubiyeti getiren etkendi.

Rubin Kazan 1 - 1 Wolfsburg

Kazan'ın dondurucu soğuğu ve sahanın berbat zemini ile başlamak lazım bu maça. Hakikaten önce deplasman ekibi, daha sonra ise ev sahibi için futbol oynaması zor bir zemindi ve bu durumu Rubin'in daha önceki maçlarından da biliyoruz. Rubin Kazan evinde maç kaybetmemesini bu koşullara borçlu ilk olarak, daha sonra gösterdikleri performans geliyor bana göre. Wolfsburg önünde 29'da Noboa'nın kafa golü ile öne geçen Rubin, golü bulduktan sonra daha rahat pozisyona girmeye başladı fakat ikinci golü bir türlü bulamadılar.
İkinci yarı sahada gezen bir Rubin, gol arayan ve mücadele eden Wolfsburg vardı. 54'te Misimovic kornerden topu direğe nişanlamasa harika bir gol izleyecektik. O pozisyona içerlemiş olacak ki 68'de harika bir gol attı. Misimovic'in topu ne kadar rahat yönlendirdiğini ve istediği yerlere gönderdiğini izleyenler bilir. Maç 1-1'e gelmişken kullandığı bir diğer duran top da üst direkte patladı. O'nu seyretmek keyifli hakikaten.

Takımın başına Köstner'in getirildiği günlerde bir yazı geçmiştim, buradan okunabilir. Wolfsburg yönetiminin bu hamlesi işe yaramış çünkü ligin ilk yarısı izlediğim Wolfsburg ile şu anki takım arasında ciddi farklar var. Kazan deplasmanından galibiyetle dönmeleri işten bile değildi. Kazan teknik direktörü tesbihçi Kurban, Almanya yolculuğu öncesi bir de lig maçı oynayacak ve rövanş öncesi kurnaz planlar peşinde olacaktır.

Atletico Madrid 0 - 0 Sporting Lisbon

Öncelikle Galatasaray'ın UEFA'dan elenmesi her ne kadar üzücü olsa da Atletico Madrid'e elenip bu kupaya veda etmesi ciddi anlamda üzüyor beni. Ha tamam Galatasaray çok mu iyi top oynuyor? Hayır, ancak şu organizasyonda Atletico Madrid'in yerine takımımızı izlemek çok daha keyifli olurdu ki bu yüzden koyuyor elenmek. Maça dönecek olursak Sporting Lisbon çok akıllıca bir maç çıkardı diyebiliriz. Üstelik 31'de 10, maçın son dakikalarında ise 9 kişi kalmasına rağmen!
Liedson'un ilk yarıda girdiği pozisyonda aşırttığı top üst direk yerine ağlara girmiş olsaydı Vicente Calderon maç sonu ıslıklar eşliğinde karnaval! alanına dönebilirdi. Kadroya baktığımızda ne kadar etkili olabileceklerini düşünüyoruz ancak gol bulmakta sıkıntı çekiyorlar son maçlarda. Barcelona karşısında gösterdikleri mücadele ne Galatasaray deplasmanında, ne de Sporting'i ağırladıkları maçta sahadaydı. Lisbon'da oynanacak maç ilginç olacak, bakalım turu geçmeleri için gereken performansı sergileyecekler mi... Açıkçası ligde iddiasız durumda olmaları ikinci bir kulvarda kendilerine avantaj sağlayabilecekken yine de ruhsuz bir takım var sahada. Önemli olan kimilerine göre turu geçmek olsa da, ileriyi düşündüğümüzde hiç ışık vermiyorlar.
Everton'ı 2-1'in rövanşında evinde 3-0 ile geçerek turu kapan Sporting Lisbon, Atletico Madrid karşısında da artık avantajlı durumda olan takım ünvanına sahip. Atletico Madrid'in Porto deplasmanında ne kadar kötü oynadığını hatırlıyorum da, komşudan yine istediklerini alamayıp evlerine dönecekler gibime geliyor...
Benfica 1 - 1 Marseille
Gecenin en keyifli maçlarından biriydi Benfica - Marsilya maçı (izlediklerim arasında). Maç öncesi Marsilya'nın bu deplasmandan istediği avantajlı skoru elde edebileceğini düşünüyordum ve Ben Arfa sayesinde yanılmadım. Maç genel olarak karşılıklı pozisyonlar eşliğinde geçti. İlk yarının gol kaçırma kralları Benfica tarafında Oscar Cardozo iken, Marsilya cephesinde ise Lucho Gonzalez idi. 76. dakikada Mandanda'nın yaptığı hata sonucu kontrol edemediği topu Perreira araya girerek golle buluşturdu. Kalan son 15 dakikada Benfica, skoru korumak adına iyice geriye yaslandı. Maçta 90. dakikaya girerken Valbuena'nın yaptığı ortaya çok güzel çıkan Hatem Ben Arfa, topu kalecinin sağından uzanamayacağı köşeye kafa vuruşuyla yolladı ve durumu eşitledi 1-1. Marsilya zaten Benfica'ya elenmemeli bu saatten sonra. Daha kaliteli bir kadroya sahipler benim nazarımda ve devam etmelerini gönülden destekliyorum.

Gecenin diğer maçlarında;

Lille 1 - 0 Liverpool (Liverpool yokları oynamaya devam ediyor)
Valencia 1 - 1 Werder Bremen (Anormal bir durum yok)
Juventus 3 - 1 Fulham (Juve: İstemem yan cebime koy)
Panathinaikos 1 - 3 Standard Liege (Özüne dönmüş Pao)


Hiç yorum yok:

Bunlar Da İlginizi Çekebilir